28 Eylül 2014 Pazar
9 Eylül 2014 Salı
5 Bin Yıllık Fırça ve Oyuncak
Kütahya’da yaklaşık 25 yıldır devam eden Seyitömer Höyüğü kurtarma kazılarında, 5 bin yıllık fırça ile çocukların oynadığı çıngırağa benzer bir oyuncak çıktı.
Kütahya’da, özel bir firmaya ait çalışma alanında bulunan ve Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Arkeoloji Bölümü tarafından yürütülen Seyitömer Höyüğü kurtarma kazısında, yaklaşık 5 bin yıllık olduğu tahmin edilen fırça ve çıngırak oyuncağı bulundu.
Merkeze bağlı Seyitömer beldesinde, altında 12 milyon ton kömür rezervinin ekonomiye kazandırılması amacıyla, 1989 yılından beri çeşitli birimlerce kurtarma kazısı yapılıyor.
DPÜ Arkeoloji Bölüm Başkanı ve Seyitömer Höyüğü Kazı Grubu Başkanı Prof. Dr. Nejat Bilgen öncülüğünde 2006 yılından beri devam ettirilen kazılarda ise binlerce envanterlik eser çıkarılarak, Kütahya Müzesi’ne teslim edildi.
Roma, Helenistik, Akhaemenid, Orta ve Erken Tunç çağlarına ait bulguların çıktığı höyükte, bu yıl ki kazılarda çıkarılan, tanrıça figürleri, fırça ve çocukların oyuncağı olan çıngırak dikkati çekiyor.
Prof. Dr. Bilgen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kendileri tarafından sürdürülen kazıların bu yıl 9′uncu yılına girdiğini söyledi.
Kazılarda “saray” diye adlandırdıkları yer olan en üst noktada bulunan A ve B katmanlarında, 5 bin yıl öncesine ait kalıntıları çıkarmaya devam ettiklerini dile getiren Bilgen, “Şimdi de ‘C katmanı’ dediğimiz, Erken Tunç devrinden kalma bölümü ortaya çıkaran çalışmalar yapıyoruz. Orada da kerpiç yapılar karşımıza çıktı. Burada çıkan yapılar, o dönemin Anadolu mimarisi yapısına çok uygun. Bu bölgenin mimarisini de yansıtıyor” diye konuştu.
-”5 bin yıl öncesinin ustalarının sanatları çıkıyor”
Bilgen, bölgenin killi yapısından dolayı buluntular arasında, kilden seramik kapların bol miktarda olduğunu anlattı.
Bu buluntuların 5 bin yıl önceki ustaların sanatını kendilerine gösterdiğini ifade eden Bilgen, şöyle konuştu:
“Binlerce parça olan bu seramik kapları, rekonstrüksiyonlayarak müzeye kazandırıyoruz. Bununla birlikte çizim yapıp ve fotoğraflayarak eserlerin daha net anlaşılması amacıyla rekonstrüksiyon çalışmaları devam ediyor. Şu an ayrıca burada çıkardığımız bol miktarda dokuma tezgahı ağırlıkları var. Yine kilden yapılmış olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanı sıra pişmiş topraktan figürler, ana tanrıça figürleri ve ana tanrıçayı temsilen mermerden şekillendirilmiş idoller, yine bu katta bulundu Ayrıca, pişmiş topraktan küçük boğa heykelcikleri de bol miktarda mevcut. Bunlar hep bize boğa kültünün, boğa inancının olduğunun göstergesi. Zaten bu katta ortaya çıkardığımız ocakların biçimleri de boğa boynuzu şeklindeydi. Bunların, buralarda boğa kültü ve inancının devam ettiğini ve ana tanrıça inancının figür ve idollerinin bu katta yoğun olarak yaşandığını bize göstermektedir.”
Bilgen, höyüğün birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ve bu yüzden kendileri için çok değerli bulgular elde ettiklerini vurguladı.
Son kazı çalışmalarında ise kendileri için ilginç gelen eserler çıkardıklarının altını çizen Bilgen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yine burada bir fırça bulduk. Hayvan kıllarının takıldığı kısımlar, kilden yapılmış. Üzeri motiflerle bezeli bir üçgenimsi yapıya sahip bu fırça. Bunlar özellikle Erken Tunç Çağı’ndaki seramik üretiminde perdahlama ve boyama işlerinde kullanılmış. Bunun yanı sıra daha önceki yıllarda da karşımıza çıkmıştı. Yine kilden yapılmış, küresel biçimde küçük ve üzeri motifli, salladığımız zaman içindeki parçacıklar nedeniyle çıngırak sesi çıkaran bir oyuncak bulduk. Bu da M.Ö. 3 bine ait bir obje. Bizim için buluntularımız açısından ilginç ve kırılmadan ele geçirilmesi de şans.”
07.09.2014 Star Gündem
Anadolu İnsanının DNA’sı Çıkarılacak
Kahramanmaraş’taki Direkli Mağarası’nda yürütülen kazılarda ortaya çıkan insan kemiklerinden alınacak örneklerin DNA analizi yapılacak.
Direkli Mağarası’ndaki kazılarda ortaya çıkan kemikler, Anadolu insanının gen yapısına ilişkin ipucu verecek. Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cevdet Merih Erek’in’in girişimiyle, Kahramanmaraş merkeze bağlı Döngel Mahallesi’nde 2007′de başlayan kazı devam ediyor. Erek’in başkanlığında yürütülen çalışmalara, Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinin yanı sıra üniversite öğrencileri de katılıyor. Bu yılki kazılarda bulunan insan kemikleri, DNA analizi yapılmak üzere ABD’deki bir merkeze gönderilecek. DNA analiziyle, Anadolu insanı ve bölge arkeolojisine ilişkin önemli bilgilere ulaşılacağı tahmin ediliyor. Yrd. Doç. Dr. Erek, yaptığı açıklamada, Direkli Mağarası’nda yürütülen kazılarda kent ve Anadolu arkeolojisine yönelik çok farklı bilgiler elde ettiklerini söyledi. Kazılarda ortaya çıkan bulguların kendilerini M.Ö 14 bin yıla kadar götürdüğünü anlatan Erek, mağaranın, Anadolu ve Arap Yarımadası’nın kesişme noktasında bulunduğunu anımsattı. Direkli Mağarası’nın aynı zamanda göç yolu üzerinde yer aldığını aktaran Erek, “Burası, insanların belirli dönemde iskan ettiği bir yerleşim yeri. Besin kaynağı bol olduğu için tercih edildiğini tahmin ediyoruz. Mağarada en çok kaplumbağa ve dağ keçisi kemiğine rastladık. Bulgular bize en fazla bu hayvanların tüketildiğini gösteriyor” dedi. Erek, mağaradan çıkan insan kemikleriyle genetik araştırmalara başlanacağını vurguladı.
Kemiklerin ABD’deki bir merkezde inceleneceğini anımsatan Erek, şöyle konuştu:
“Bu çalışma bize bölgede yaşayan insanların genetik özelliklerinin ne kadarlık bir alana yayıldığını gösterecek. İnsanların Anadolu’ya dışarıdan geldiği söylenir. DNA analiziyle Anadolu kültürünün dışarıya gidip gitmediği konusunda fikir sahibi olacağımızı düşünüyorum. Gen tahlili birçok konuyu daha iyi anlamamızı sağlayacak. Dolayısıyla elde edilecek sonuçların geçmişe ilişkin önemli ipucu vereceğini inanıyorum.”
DİREKLİ MAĞARASI
Kahramanmaraş’a 65 kilometre uzaklıktaki Döngel köyündeki Direkli Mağarası’nda çalışmalara 1959′da yaptığı araştırmayla ilk ışık tutan isim Prof. Dr. Kılıç Kökten oldu. Kökten’in yazdığı bir makaleden yola çıkılarak yürütülen çalışmalar doğrultusunda bölgede önemli gelişmeler kaydedildi. Gazi Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Cevdet Merih Erek’in başkanlığında yürütülen çalışmalar kapsamında, 4 yıl önce bulunan ana tanrıça figürü, dünyanın birçok ülkesinde meraklıları tarafından ilgiyle karşılandı.
08.09.2014 TRT Haber
Kaydol:
Yorumlar (Atom)